news

Kurdish activist Zilan Diyar: “Erdogan should be tried at the United Nations for violence and attacks against women.”

Diyar explained that during the rule of the AKP regime, violence against women had increased by 1400%.
It is more than obviously a structural problem.

https://ahvalnews-com.cdn.ampproject.org/c/s/ahvalnews.com/tr/yankilar/kurt-aktivist-zilan-diyar-erdogan-bmde-kadinlara-yonelik-siddet-ve-saldirilardan?amp

Avrupa’da başlatılan Türkiye’de ve Rojava’da kadınlara yönelik baskı ve şiddetten dolayı Erdoğan’ın yargılanması için başlattıkları “100 Neden için 100 imza” kampanyası devam ediyor.

8 Mart Dünya Kadınlar Gününe kadar devam edecek kampanyanın aktif yürütücülerinden Avrupa Kürt Kadın Hareketi aktivisti Zilan Diyar, tüm kadınları kampanyaya destek vermeye çağırdı.

Diyar, Türkiye ve Rojava’da kadınlara yönelik şiddettin sorumlusunun bizzat Erdoğan olduğunu öne sürdü ve “Kadınlara yönelik saldırıların, şiddetin hem zihniyet, hem de uygulamasının sorumlusu bizzat Erdoğan’dır. BM’den bu konuda Türk cumhurbaşkanı sıfatıyla Erdoğan’ın yargılanmasını talep ediyoruz. İmzaları ilgili kurumlara ileteceğiz” dedi.

Yankılar’ın konuğu olan Zilan Diyar, kampanyayla ilgili bilgiler verdi.

Diyar, AKP rejiminin hükümranlığı döneminde kadına yönelik şiddet yüzde 1400 bin oranında arttığını dile getirdi.

Paris’te üç Kürt siyasetçi kadının infazı Rojava’nın Serekaniye işgali sonrası çeteler tarafından Suriye Gelecek Partisi Eşbaşkanı Hewrin Xelef öldürülmesi gibi olaylardan Erdoğan’ın sorumluğu olduğunu iddia eden Zilan Diyar, şunları söyledi:

“Bütün bu olayların arkasında AKP rejiminin ve başta da Erdoğan’ın aslında talimatları yatıyor. Bu olayların hiçbir lokal değil, iktidarın, savaş konseptinin kadınlara dönük düşmanlığıdır. Kürtlerin öldürülmesi son yıllarda havuz medyasıyla birlikte haberlere konu bile olmuyor. Yolda yürürken panzer altında ezilen yaşlı kadınlar, sokağa çıkma yasakları sırasında cenazesi yedi gün sokakta bekletilen Taybet İnan’a kadar bizzat birer soruşturulması gereken suç kapsamında ele alınması gereken olaylar. Bizler de Kürt kadınları olarak yaşamayı hakkediyoruz. Bu şekilde ölümü hak etmiyoruz…

Bu zihniyet Türkiye’de sadece Kürt kadınlarını hedef almıyor. Hamile kadının sokağa çıkmasını uygun bulmayan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Devletle bütünleşmiş AKP rejiminin zihniyeti ilk önce kadınları hedef alıyor. Kadınların bu kampanyada ortaklaşabilmeler için çok fazla nedenleri var. Kadınlara yönelik düşmanca politika sadece Kürt kadınları vurmuyor.

Faşizan uygulamalara rağmen, yine de sokakta olan taleplerini dile getiren kadınlardır.

100 kadının ölümüyle sonuçlanmış çeşitli olaylar var. AKP rejimi, kolluk kuvvetleri polisi askeri ya da onun örgütlediği farklı grupların yaptığı olaylardır. Bunların belgeleri de var. İmzalarımızı ilgili kurumlara ileteceğiz.

Kampanyamızın temel talebimiz, tüm bu uygulamalar ama hepsi hafızalarımızda saklı. Ayrıca çok güncel olaylar. Bundan 100 yıl öncesinden bahsetmiyoruz, şu anda içinde yaşadığımız zaman dilimindeki suçlardan bahsediyoruz. Hepsinin kaydı var, mahkemeler, soruşturmalar, üstü kapalı olaylar var. Hepsinin aslında kadınlara yönelik şiddeti durdurmaya çalışmalar yürüten bundan kendini yükümlü sayan kurumlar tarafından soruşturulması yargılanmasıdır. Muhatap kurumlarımız, BM, Lahey Adalet Divanı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi…. İnsan ve kadın haklarıyla ilgili olduğunu söyleyen kurumlar. Kadınlara yönelik saldırıların, şiddetin hem zihniyet, hem de uygulaması olarak bizzat sorumlu Erdoğan’dır. Bu kurumlardan, Türk cumhurbaşkanı sıfatıyla Erdoğan’ın yargılanmasını talep ediyoruz.” 

“100 Neden için 100 bin İmza” kampanyasının duyurusunda şu ifadeler yer alıyor:

“Kürt Kadın Hareketi olarak ülkemizde gerçekleştirilen kadın kırımlarına karşı mücadelemizi bugüne kadar yürüttüğümüz kampanyalar, eylemler ve direnişlerle sürdürdük. ‘Diktatörün Yargılanması İçin 100 Neden’ adlı kampanyamızla da katliamların baş faili Erdoğan ile hesaplaşacağız. Kuşkusuz Erdoğan 18 yıllık iktidarı boyunca 100 değil yüzlerce suç işledi. Ancak biz kadınlar insanlığın hafızasında bir utanç olarak yer edinen ve baş fail yargılanmadığı sürece vicdanların rahatlamayacağı olaylar üzerinden hesaplaşmayı daha doğru bulduk.

TJK-E olarak kamuoyunun diktatörün emriyle, denetiminde olan kurumlar ve devşirdiği çeteler eliyle, hukuki, askeri ve polis gücünü kullanarak gerçekleştirdiği tüm katliamlara karşı sunduğumuz 100 neden için 100 bin imza ile karşılık vermesini bekliyoruz. Toplayacağımız imzalar, diktatörün yargılanması için hukuksal, toplumsal, politik ve eylemsel çapta başlatacağımız girişimlerimizin ilk adımı olacaktır.

25 Kasım 2020’de startını verdiğimiz kampanyamızın ilk aşamasını 8 Mart 2021’de sonlandıracağız. İkinci aşamada ise 100 Neden için 100 bin İmza adıyla topladığımız imzaları, kaydını tuttuğumuz olaylar ve delilleriyle birlikte başta BM olmak üzere diğer yükümlü kurumlara sunarak feminicid’in soykırım tanımlaması kapsamına çalışmasını talep edeceğiz. Feminicid’in soykırım tanımlaması. Zira BM’nin bugüne kadar gerekeni yapmaması erkek egemen zihniyetin kurumsal temsilciliğini yapan Erdoğan gibi diktatörlere cesaret veriyor.

Kampanyamızın ikinci aşaması olan 8 Mart’tan 25 Kasım 2021 tarihine denk geçen 104 günü kapsayan zaman diliminde ise, her gün için yeni bir nedenimiz var diyerek bu kadınların hikayelerini sizlerle paylaşacağız. Her güne bir katliam sığdıran diktatöre karşılık, bizler katledilen bu kadınları sizlere anlatacağız. Ki tarihin sayfalarında, insanlığın hafızasında silinmemecesine yer edinsin.

Yürüttüğümüz imza kampanyası çerçevesinde atılacak her imza Diktatörü yargılamaya bir adım daha yaklaştırırken, gerçekleştireceğimiz her eylemde yükselen her ses Diktatör(ler)e yaşam alanını biraz daha daraltacaktır.

Gücümüze güç, Sesimize ses katmak, diktatörleri yaşamımızdan çıkartmak için

www.100-reasons.org adresinden bu kampanyada sizde yerinizi alabilirsiniz.

AKP; Bir zamanlar Türkiye’yi gerçek anlamda demokratikleştirecek, hukuk devlet normlarına kavuşturacak, Kürt sorunu gibi iç sorunlarını siyasi yollarla çözecek, çoğulcu, demokratik bir parlamenter sisteme kavuşturacak, işkenceye sıfır tolerans, komşularla sıfır sorun sloganıyla toplumun uzun yıllardır talep ettiği ve acil ihtiyaç duyduğu değişimleri sağlayacak beklentilerin adresiydi. Vaatler arasında Toplumsal Cinsiyetle mücadele ve Kadın-Erkek eşitliğini sağlamakta vardı. 

18 yıldır devam eden AKP iktidarı altında Türkiye; gelinen aşamada bırakalım bu vaatleri yerine getirmeyi, tersine hiç bir zaman olmadığı kadar gericileşmiştir. 

Aşırı sağcı Parti Milli Hareket Partisi ile geliştirdiği ittifakla tek adam iktidarı ile adeta Diktatörlük/Faşizm inşa etmiş, devletin tüm kurumlarını denetimine almış, özgür basın diye bir şey bırakmayarak düşünce özgürlüğünü ortadan kaldırmış, hukuk alanını en büyük hukuksuzluk alanına çevirmiş, devlet içerisindeki güç ayrımını ortadan kaldırarak hepsini kendi çıkar ve hizmetine koşturmuştur. 

Erdoğan hükümeti, devletin tüm imkanlarını kendisine itiraz eden herkese karşı pervasızca kullanmaktadır. Muhalefet eden herkesi ya ölümle, ya hapisle, ya işkenceyle, ya zoraki göç ile, ya mal varlığına el koyarak, ya işten çıkartarak, tehdit ve şantaj uygulayarak susturmaya ve yok etmeye çalışmaktadır. 

İç siyasette Yürüttüğü diktatörlük yöntemleriyle Türkiye’yi adeta bir açık hapishane ve korku rejimine dönüştüren Erdoğan hükümeti Buna paralel olarak dış siyasette hiç olmadığı kadar saldırgan ve şantajcı bir politika devreye koymuştur. Komşularla sıfır sorun söyleminden herkesle sorun yaşar durumuna gelmiştir. Özellikle bölgede hegemonya peşinde koşan AKP, dış politikada Neo-Osmanlıcılık hayallerini suç örgütü DAİŞ ve ona benzer güçleri de kullanarak Suriye, Irak ve Libya’da olduğu gibi işgal savaşları yürütmektedir, devletlerarası ilişkilerinde şantajı temel araç olarak kullanıp kendi kirli planlarını kabul ettirmeye çalışmaktadır. Gelinen aşamada AKP Türkiye’si başta bölge olmak üzere herkes için bir tehdit ve tehlike durumuna gelmiştir. Bu tehlikeli gidişattan kısmi de olsa medyaya yansıdığı kadarıyla haberdarız. Ancak medyaya soykırım olarak yansımayan ve dünyanın gündeminde olmayan AKP’nin eliyle yürütülen bir başka çok tehlikeli savaş var: Kadınlara karşı yürütülen Kadın Kırım savaşı!   

Erdoğan hükümetinin iç ve dış politikaları saldırganlaştıkça kadın kırım politikaları da aynı derecede ağırlık kazanmıştır. AKP kadın kırım politikalarıyla adeta bir toplum kırım politikası yürütmektedir. En ağır erkek egemen sistem olan faşizmin varlığını sürdürülebilir bir düzeyde tutabilmesi ancak kadınların sömürü statüsünü arttırması ile mümkündür. Dünya çapında en fazla kadın siyasi tutsağın Türkiye’de olduğunu veya AKP iktidarı süresince kadına karşı şiddetin 1400% arttığını biliyor muydunuz? Kadın cinayetlerinde ve kadına karşı şiddette ciddi bir patlama yaşanması ne bir tesadüftür nede devlet politikalarından kopuktur. İşgal edilen topraklarda kadınlar kaçırılmakta, tecavüze uğramakta, satılmakta ve katledilmektedir. Kadının iradesine ve özgür yaşam tercihine karşı çok ciddi bir sistematik saldırı yürütülmekte, kadın nesneleştirilerek geleneksel kadın rollerine itilmeye çalışılmaktadır. Kadınlar hem devletin hem de devletin teşvik ettiği erkek egemen toplumun kuşatması altında adeta boğdurulmak istenmekte. Dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar önemli bir dinamik muhalefet gücünü oluşturmaktadırlar. Özellikle Kürt Kadın Hareketinin öncülüğünde ciddi bir kadın uyanışı yaşanmaktadır. Gün geçtikçe kadın etrafında büyüyen bu uyanışın karşısında Erdoğan eliyle geliştirilen kadın kırım politikalarının artması tesadüf değil. Kadın kırımı ile birlikte muhalefet ve değişim gücü yok edilmek ve toplum esir alınmak istenmektedir. 

Kadın kırımının hala insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak sayılmaması kadın kırım politikalarıyla ayakta kalma çabası gösteren devlet ve diktatörlerin bu suçtan yargılanmaktan korkmamalarını da beraberinde getirmektedir.

Kadın kırımı insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak tanınmadığı taktirde, soykırım gibi toplum kırım politikalarına karşı inandırıcı ve sonuç alıcı mücadele edilemez. 

Bizler bu kampanya ile AKP kadın kırım politikalarını mercek altına almak ve görünür kılmak istiyoruz. Bu kampanya ile tüm kadınlara ses olmak ve işlenen suçları dünyaya haykırmak istiyoruz. 

Bizler bu kampanya ile, her gün en az bir kadının erkekler tarafından katledildiği TC’de kırım düzeyinde yürütülen kadına yönelik şiddetin önüne geçmek istiyoruz.

Bizler bu kampanya ile AKP’nin yargılanmasını talep edip adaletin sağlanmasını istiyoruz. Bizler bu kampanya ile Kadın kırımın Uluslararası düzeyde resmen insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak tanınmasını talep ediyoruz. Bu taleplerimizin gerçekleşmesi için sende imza ver.

Also interesting...